27 Kasım 2014 Perşembe

ISS'ye Mesaj Göndermek


ISS’ye mesaj gönderiyor

İtalya merkezli bir şirket tarafından hayata geçirilen web uygulaması, kullanıcılarının ISS’de görev yapan İtalyan astronot Samantha Cristoforetti’ye mesaj göndermelerine imkan sağlıyor.

ISS’ye mesaj gönderiyor
Samantha Cristoforetti

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) ulaşan İtalyan astronot Samantha Cristoforetti, geliştirilen bir web uygulaması sayesinde yeryüzündeki kullanıcıların mesajlarını ISS’de görebiliyor.
http://app.friendsinspace.org/ adresinden ücretsiz olarak ulaşılabilen uygulama sayesinde kullanıcılar, buradaki yeşil tuşa basarak Cristoforetti’ye mesaj gönderebiliyor. Dünya yüzeyinden yaklaşık 400 km yukarıda bulanan ISS’deki görevine başlayan Cristoforetti ise, bu mesajları İtalyan Accurat şirketinin geliştirdiği uygulama sayesinde görebiliyor.
Uzaya çıkan ilk İtalyan kadın astronot olan Cristoforetti, Kazakistan’daki üsten ateşlenen ‘Soyuz TMA-15M’ isimli araçla ISS’ye gitmişti.
ISS’deki görevine başlayan Cristoforetti, 169 gün boyunca burada yaşıyacak.
Devamını Oku

Apple'den AIDS Hamlesi


Apple’dan AIDS hamlesi

Apple, AIDS’e karşı verilen mücadeleye destek olmak için kolları sıvadı. Şirket, Kara Cuma boyunca yapacağı satışlardan elde edilecek gelirin bir kısmını bağışlayacağını açıkladı.

Apple’dan AIDS hamlesi

ABD merkezli teknoloji devi Apple, Black Friday (Kara Cuma) boyunca yapacağı satışlardan elde edilecek gelirin bir kısmını bağışlayacağını açıkladı.
Şirket tarafından bugün yapılan açıklamaya göre, Kara Cuma boyunca yapılan satışlardan elde edilecek gelirin bir bölümü AIDS’e karşı verilen küresel mücadelede kullanılmak üzere yardım kuruluşlarına bağışlanacak.
Şirket ayrıca AIDS’e dikkat çekmek için App Store’daki ürünlerinin rengini kırmızı yapmaya karar verdi. App Store’da bulunan uygulamalardan bir kısmı platformda 2 hafta boyunca bu renkle yer alacak.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada kullanıcılarının 8 yıl boyunca şirketin AIDS’e karşı yaptığı yardımlara destek verdiğinin altını çizen Apple, bu yılki yardım kampanyasının bugüne kadar organize ettikleri en kapsamlı yardım projesi olduğunu açıkladı.
ABD’de Şükran Günü’nden sonra gelen ilk Cuma gününe denk geşen Kara Cuma, büyük indirimlere ve buna bağlı olarak satın alınan ürünlerin sayısında gözle görülür bir artışa sahne oluyor.
Devamını Oku

Megaupload'ın Kurucusu Parasız Kaldı


İnternet devi sıfırı tüketti
Megaupload’un kurucusu Kim Dotcom, 2012’den beri süren davası için 10 milyon dolar harcadığını ve bu yüzden sıfırı tükettiğini iddia etti.

İnternet devi sıfırı tüketti

Dosya paylaşım sitesi Megaupload’un kurucusu ‘Kim Dotcom’ olarak anılan Kim Schmitz, hakkında açılan davalar için yaptığı harcamaların ardından sıfırı tükettiğini açıkladı.
2012’den beri bu alanda yaklaşık 10 milyon dolar harcadığını belirten Schmitz, kendsini savunan avukatların görevi bırakmalarının ardından Perşembe günü görülecek olan duruşmada kendi kendini savunacağını duyurdu.
Parasız kalmasının ardından avukatlarının görevi bıraktığını açıklayan ve hakkında şantaj, telif hakkı ihlali ve kara para aklama iddiaları bulunan Schmitz, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve ABD’nin tüm kaynaklarını kuruttuğunu iddia etti.
2005 yılında kurduğu Megaupload sayesinde 200 ila 500 milyon dolar arasında değişen bir servete sahip olduğu tahmin edilen Schmitz, ABD’nin talebiyle 2012'de bir süredir yaşadığı Yeni Zelalnda’da gözaltına alınmış ve evini terk etmeme kaydıyla şartlı salıverilmişti.
Devamını Oku

26 Kasım 2014 Çarşamba

Yik Yak Whatsapp'ın İzinde


WhatsApp’ın izinden gidiyor
Bir sene önce iki üniversite öğrencisi tarafından kurulan Yik Yak isimli mobil uyulama, 62 milyon dolarlık bir yatırım anlaşması yaptı. Uygulamaya yatırım yapan şirket, daha önce WhatsApp ile de benzer bir anlaşma yapmıştı.

WhatsApp’ın izinden gidiyor

Geçen yıl kurulan sosyal medya uygulaması Yik Yak, 62 milyon dolar (138 milyon TL) yatırım alarak dikkatleri üzerine çekti.
Android ve iOS işletim sistemi ile çalışan akıllı telefonlar için geliştirilen Yik Yak, kısa bir süre içerisinde üniversite öğrencileri arasında popülerite kazandı ve bu sayede yatırımcı şirketlerin de radarına girmeyi başardı.
Sequoia Capital isimli yatırım şirketi, Yik Yak’a 62 milyon dolarlık bir yatırım yaptı. Şirketin bu yatırım çerçevesinde Yik Yak'ın ne kadarlık hissesine sahip olduğu ve yatırımın ardından uygulamanın değerindeki artış oranı şu an için bilinmiyor.
Daha önce WhatsApp’a da 60 milyon dolarlık bir yatırım yapan şirket, WhatsApp’ın 22 milyar dolar karşılığında Facebook’a satılmasının ardından 3 milyar dolardan fazla bir gelir elde etmişti.
Kullanıcılarının kimliklerini gizleyerek paylaşımda bulunduğu uygulamadaki paylaşımlar, diğer kullanıcılar tarafından oylanıyor ve diğer paylaşımlara oranla daha fazla olumlu oy alanlar 'Hot' isimli kısımda sergileniyor.
Uygulama, kullanıcıların kendi bölgelerindeki paylaşımları ve her üniversite kampüsünden yapılan paylaşımları ayrı ayrı kategorize ederek kullanıcılarına sunuyor.
Söz konusu uygulama Tyler Droll ve Brooks Buffington tarafından Furman Üniversitesi’nde okudukları son yılda kuruldu. Mezun olduktan sonra tüm zamanlarını uygulamayı daha da geliştirmek için ayırma kararı alan ikili sayesinde Yik Yak, kısa bir süre içerisinde başta ABD olmak üzere dünya çapında geniş kitlelere ulaştı.
Devamını Oku

Denizşeytanı İlk Kez Görüntülendi


Su altı canavarı ilk kez görüntülendi
Derin sularda yaşayan ve 'Siyah Denizşeytanı' olarak da bilinen fenerbalığı ilk kez görüntülendi.

Su altı canavarı ilk kez görüntülendi

'Siyah Denizşeytanı'nın görüntüleri ilk bakışta 3 boyutlu bir animasyon filmini anımsatsa da , uzmanlar görüntülerin gerçek olduğunu ifade ediyor.

Araştırmacılar, ilk kez elde edilen bu görüntüleri ABD'nin Kaliforniya eyaletinde, Monterey Kanyonu'nda kaydetmiş.
'Melanocetus' ismi verilen yaklaşık 9 santimetrelik balık, yaklaşık 600 metre derinlikte görüntülendi.
Devamını Oku

Sony ile FIFA Ortaklığı Bitiyor


‘Sony FIFA ortaklığı bitiyor’
FIFA’nın en önemli sponsorlarından biri olan Sony’nin yeni bir anlaşma yapmaya yanaşmadığı iddia ediliyor. FIFA’nın Sony’den boşalan sponsorluğu Güney Kore merkezli Samsung ile doldurmayı planladığı öne sürülüyor.

‘Sony FIFA ortaklığı bitiyor’

Japonya merkezli teknoloji devi Sony’nin FIFA ile olan sponsorluk anlaşmasını yenilemeyeceği iddia ediliyor.
Japonya’da yayın yapan Nikkei isimli gazetenin iddiasına göre, FIFA ile 8 yıl için 280 milyon dolara anlaşan Sony’nin son yılına giren sponsorluk anlaşmasını yenilemeyeceği belirtiliyor.
Aynı gazeteye göre, FIFA, Sony’den boşalan sponsorluğu Güney Kore merkezli Samsung ile doldurmayı planlıyor.
FIFA’nın en büyük 2’nci sponsoru olan Sony, medyada yer alan iddialar hakkında henüz resmi bir açıklamada bulunmadı. Şirkete yakın kaynaklara göre, söz konusu açıklama kısa bir süre sonra yapılacak.
Devamını Oku

Google ve Apple Ayrılıyor


‘Google ve Apple yollarını ayıracak’

Apple'ın iOS işletim sistemi ile çalışan cihazlarda varsayılan arama motoru olarak hizmet veren Google ile önümüzdeki sene sona erecek anlaşmasını uzatmayacağı iddia ediliyor.
‘Google ve Apple yollarını ayıracak’

İlk iPhone modelinin 2007’de piyasaya sürüldüğü günden beri iOS işletim sistemi ile çalışan cihazlara bu alanda varsayılan arama motoru olarak hizmet veren Google’ın yerine Yahoo ve Bing’in talip olduğu iddia ediliyor.
Apple ile Google’ın 2007’den beri süren söz konusu anlaşması önümüzdeki sene sona eriyor. İki şirkete yakın kaynakların iddialarına göre, Yahoo ve Microsoft’un arama motoru Bing, Google’dan boşalacak alanda yer alabilmek için şimdiden kıyasıya bir rekabetin içerisine girdi.
Google, 7 yıldır iOS işletim sistemi ile çalışan akıllı cihazlarda bulunan Safari uygulamasında varsayılan arama motoru olarak kullanıcılara hizmet veriyor. Bing ve Yahoo ise sadece kullanıcıların gerekli değişiklikleri yapması durumunda Apple kullanıcılarına benzer hizmeti sunabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde Google ile anlaşması sona eren Mozilla Firefox ile anlaşmaya varan Yahoo, bu alandaki girişimlerini arttırarak iOS’ta da Google’a çalım atmaya hazırlanıyor.
Apple’ın son dönemde Google ile girdiği patent savaşının sonucunda ikili arasındaki anlaşmanın uzatılmayacağı düşünülüyor.
Apple daha önce Google’ın bünyesinde bulunan Google Maps ve YouTube’un akıllı cihazlarında bulunan monopolisine son vermiş, iki uygulama diğer ürünler gibi sadece App Store’da yer almaya devam etmişti.
Devamını Oku

23 Kasım 2014 Pazar

Yahoo'dan Google'a Çalım


Yahoo Google’a çalım attı

Mozilla Firefox, Google ile olan anlaşmasına son verdi.  Dün yapılan açıklamaya göre, Google’dan boşalan koltuğa oturan Yahoo, Firefox’u kullanan ABD’lilere hizmet verecek.

Yahoo Google’a çalım attı

İnternet arama motoru Yahoo, en büyük rakibi Google’ın ayağını kaydırdı. Mozilla Firefox ile anlaşmaya varan Yahoo, bundan sonra ağ tarayıcısını kullananlara hizmet verecek.
Mozilla Firefox'taki bu hizmeti daha önce Google sağlıyordu. Yapılan anlaşma çerçevesinde ABD’deki Mozilla Firefox kullanıcılarının ağ tarayıcılarının arama motoru kısmında Yahoo yer alacak.
Eski Google yöneticisi ve Yahoo’nun CEO’su Marissa Mayer, şirketin 1 ay içerisinde Firefox kullanıcıları için temiz ve modern bir arama motorunu hizmete sunacaklarını ve bu yeni sistemin önümüzdeki yıl kendi sitelerinde de yer alacağını duyurdu.
Çarşamba günü kamuoyuna duyurulan anlaşma kapsamında Google ile yaklaşık 10 yıldır süren anlaşmasını sonlandıran Firefox, Yahoo ile sadece ABD’yi kapsayan 5 yıllık bir ortaklık kurulduğunu duyurdu.
Arama motorunu yeniden dizayn edeceğini açıklayan Yahoo’nun bu kapsamda ilk olarak aramalarda çıkan sonuçların işlenmesini ve görüntülenme yapısını değiştirmesi bekleniyor.
Ağ tarayıcıları arasında Google’ın servisi Crome’un arkasında kalan Mozilla Firefox, buna rağmen her yıl yaklaşık 100 milyon kullanıcıya hizmet veriyor. Yahoo’un Firefox ile yaptığı anlaşmanın ardından internet reklam pastasındaki payını hatırı sayılır bir düzeyde artırması bekleniyor.
Devamını Oku

Biri Bizi Gözetliyor


On binlerce kişiyi gözetliyorlar
Rusya merkezli bir internet sitesinin, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden on binlerce kamera sistemini canlı olarak yayınladığı ortaya çıktı.
On binlerce kişiyi gözetliyorlar
BBC’nin haberine göre, Rusya merkezli bir internet sitesinin on binlerce kişinin canlı görüntülerini paylaştığı ortaya çıktı. Sitede paylaşılan kameralar arasında evlerdeki güvenlik sistemleri de var. Site, Türkiye'den 170 kameranın canlı görüntülerini paylaşıyor.
Sitede Türkiye'den evlerden, çalışma ofislerinden, hastanelerden ve devlet dairelerinden görüntüler yayınlanıyor. 
Sitede ABD'den 4 bin 591, fransa'dan bin 576, İngiltere'den ise 584 kameranın görüntüleri paylaşılıyor. Kurulan kapalı devre kamera sistemlerine yabancı kişilerin bilgisayar korsanlığı ile erişim sağladığı tahmin ediliyor.
Korsanlığın önlenebilmesi için kamera sistemlerinde zor tahmin edilen şifrelerin kullanılması öneriliyor. özel güvenlik şirketleri tarafından kurulan kamera sistemleri internet üzerinden kapalı devre olarak çalışıyor.
Hizmeti alan kişiler bir şifre ile cep telefonlarından veya bilgisayarlarından  eşzamanlı olarak kameranın bulunduğu ortamı izleyebiliyor.
Devamını Oku

Amazon'dan Yeni Site


Amazon’dan yeni site

ABD merkezli Amazon’un 1 Ocak’ta kullanıma girecek yeni sitesiyle online seyahat sektörüne adım atacağı iddia ediliyor.
Amazon’dan yeni site

Online alışveriş sitesi Amazon’un yeni bir sektöre girmek için çalışmalar yürüttüğü iddia ediliyor.
Skift.com isimli teknoloji sitesinin şirkete yakın kaynaklara dayandırdığı iddiasına göre, ABD merkezli Amazon, kısa bir süre sonra bir online seyahat sitesi açacak.
1 Ocak 2015’te kullanıma gireceği iddia edilen yeni sitenin kullanıcılara otel rezervasyonu ve tatil seçenekleri gibi konularda hizmet vereceği düşünülüyor.
Sitede yer alacak otellerle anlaşmaya vardığı iddia edilen Amazon'un bu yeni sitede yer alan kurumlardan yüzde 15 komisyon alacağı öne sürülüyor.
1994 yılında Jeff Bezos tarafından ABD’nin Sattle kentinde kurulan ve ilk zamanlarda sadece online kitap satışı yapan site, zaman içerisinde Amazon.com içerisinde satışı yapılan ürünleri çeşitlendirdi.
Konu hakkında çıkan iddiaların ardından Amazon tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Devamını Oku

22 Kasım 2014 Cumartesi

Dokunmatiğin Hakkını Veren Oyunlar

Dokunmatiğin hakkını veren 5 mobil oyun!

Dokunmatik ekranla kontrolü eziyet olmaktan çıkaran, 5 başarılı Android ve iOS oyunu ile tanışın!

Tabletler ve akıllı telefonlar, her geçen gün daha güçlü bir hale geliyorlar. Oyun geliştiricileri ise ya eski oyunlarını mobil cihaza port ediyor, ya da sıfırdan yeni oyunlar geliştiriyorlar. Ancak bu oyunların çoğu, ekranın kenarlarında gösterilen sanal düğmelerle kontrol ediliyorlar. Ne yazık ki bu durum, oyun deneyimini pek de iyi etkilemeyebiliyor.
Ancak en iyi mobil oyunlar, dokunmatik ekranın gamepad olmadığının farkındalar. İşte dokunmatik ekranın nasıl kullanılacağını gösteren en iyi 5 Android ve iOS oyunu.
Monument Valley
3.99 dolar, AndroidiOS
Sanat konusunda hiç de kıtlık çekmeyen oyunlardan olan Monument Valley'de ortamı değiştirerek bir çıkış yolu üretmeye çalışıyorsunuz. Bunun için ekrana parmağınızı sürerek örneğin köprüleri döndürüyor veya platformları yükseltiyorsunuz. Oynanış genellikle böyle devam etse de her yeni seviye, sizi meşgul edecek yeni mekaniklerle geliyor.

Leo's Fortune, Reaper

Leo's Fortune 4.99 dolar, Android, iOS
Play Store'da kontrol etme konusunda sıkıntı yaşayacağınız çok sayıda platform oyununa rastlayabilirsiniz. Ancak Leo's Fortune'da durum farklı. Oyun, gerçek düğmelerin yokluğunu bir dezavantaj olmaktan çıkarıyor. Ekranın herhangi bir yerine dokunup parmağınızı sola veya sağa çekerek geriye veya ileriye doğru hareket edebiliyorsunuz. Zıplamak için, ekranın sağ tarafını yukarıya sürüklemeniz yeterli oluyor. Leo'nun fizikleri ve yerçekimi, dokunmatik ekran için doğru seviyede.
Reaper
Ücretsiz, Android, iOS
Android'de 16-bit döneminin grafiklerini canlandıran birçok rol oynama yapımına rastlamanız mümkün. Ancak bu tür oyunların çoğu, fiziksel bir denetimin yokluğunu size hissettiriyorlar. Reaper'da ise böyle bir hissiyat yok. Leo's Fortune'da olduğu gibi parmağınızı sola veya sağa çekerek hareket edebiliyor, parmağınızı ekranın kenarına sürerek zıplayabiliyorsunuz.
Ancak Reaper'da oynanışı geliştiren birçok saldırı türü var. Dokunmatik ekran, bu hareketleri yapmanızı zorlaştırmıyor, aksine kolaylaştırıyor.

Horn ve République

Horn
6.99 dolar, Android, iOS
Horn, üçüncü kişi gözünden oynanan, bir aksiyon-macera oyunu. Ancak konsollarda sıkça gördüğünüz oyunlara benzemiyor. Oyunu parmak hareketleriyle kontrol ediyorsunuz. Canavarları öldürmek için parmağınızı doğru zamanda, doğru yöne hareket ettirmeniz gerekiyor.
Parmak hareketleri yoluyla koşabiliyor, zıplayabiliyor ve tırmanabiliyorsunuz; yani oyunda bolca platform deneyimi ve gezinti sizi bekliyor.
Horn birkaç senelik bir oyun ve listemizin en eskisi. Ancak bu kadar süre içinde onun seviyesine yetişebilen sadece birkaç oyun görebildik.
République
2.99 dolar, Android, iOS
Gizlice ilerlediğiniz bu oyunda Hope adında bir kızı yönlendiriyor ve onu saklamaya çalışıyorsunuz. Göreviniz kızı çeşitli güvenlik kameralarından uzak tutmak. Oyundaki karakter modelleri, animasyonlar ve seslendirmeler, République'in büyük bir özenle hazırlandığını gösteriyor.
Tabletlerin çok iyi bir oyun deneyimi sunabileceğinin kanıtını arıyorsanız, République'i denemelisiniz.
Devamını Oku

Google'den Reklam Filtresi

Google, "reklamsız interneti" başlatıyor!

İnternet devi Google, yeni hizmetiyle internetteki "bazı reklamları" siliyor!

"Günümüzde internet çoğunlukla reklamlar tarafından finanse edilmektedir." Bu sözler Google'ın Contributor sayfasına ait. Google, internet alışkanlıklarını değiştirmek üzere yeni bir adım atıyor, internet reklamcılığında yeni bir akımı başlatmaya hazırlanıyor.
Google, "Contributor by Google" oluşumuyla insanların ziyaret ettikleri siteleri direkt olarak desteklediklerinde internette nelerin değişebileceğini gözlemlemek üzere yeni bir projeye. İnternet reklamcılığını farklı bir boyuta taşımayı ve böylece hem ziyaretçilerin reklamsız, hem web site sahiplerinin kaygısız bir internet deneyimi elde edebilmelerini sağlamayı hedeflediği bu proje, aylık bağış sistemini gözetiyor. Buna göre dileyen kullanıcılar, ziyaretçisi olduğu internet sitelerindeki reklamları kaldırmak üzere aylık 1 dolar ila 3 dolar arası bağışlarda bulunabiliyor. Böylece bağışta bulunan kişi internet sitesini ziyaret ettiğinde Google reklamlarını görmek yerine, "Teşekkürler" mesajıyla karşılanıyor.
Şu an test sürecinde olan proje, davetiye sistemi ile bu hizmetten ilk yararlanmak isteyenleri bu adreste bekliyor. Test sürecinde ilk etapta Urban Dictionary, The Onion, Science Daily, wikiHow, Mashable, ve imgur gibi web siteleriyle çalışacak olan Google'ın, test süreci istediği gibi giderse projeyi genişletmesi bekleniyor.
Bu arada yanlış anlamaları engellemek için ekleyelim: Sistem sadece Google reklamlarını kapsıyor...
Devamını Oku

Windows'a Görsel Efekt

Windows'a "görsel efekt" dopingi

Çok bilinmeyen bu küçük ipucunu kullanarak Windows'un görsel efektlerine hükmedeceksiniz!

Pek çok kullanıcı Windows'un derinlerinde yatan seçenekleri görmezden gelerek kullanıyor veya bu gizli hazinelerin getirilerini pek önemsemiyor. Ancak hem yapılandırması zahmetli olmayan hem de performans ve özellikle dizüstü bilgisayarlarda daha uzun pil ömrü sağlayan bu gizli özellikler PC'nizin davranışını gözle görülür şekilde değiştirdiği gibi Windows kullanım deneyimini de etkiliyor. Bu haberimizde Windows'a ilişkin ilginç bir ipucu vereceğiz.
Kullandığınız Windows işletim sisteminin performansını beğenmiyor veya dizüstü bilgisayarınızın pil süresini uzatmak istiyor olabilirsiniz. Öte yandan yalnızca Windows'un pencere animasyonlarını da kaldırmak isteyebilirsiniz elbette. Bunun için çözüm oldukça basit.  Önce Denetim Masası'nı açıyoruz. Ardından buradan Sistem'i buluyoruz. (Sistem simgesi ikonlar büyükken görünmüyor olabilir, o nedenle bir de ikonları küçülterek bakın.) Açılan pencereden sol taraftan Gelişmiş Sistem Ayarları'nı tıklayın. Evet, küçük bir pencere açıldı değil mi? Sonuca ulaşmaya yalnızca birkaç "tık" kaldı...
Açılan bu pencere Gelişmiş sekmesini görüntülüyor. Hemen alttaki (Performans kısmındaki) Ayarlar butonuna tıklayın. Evet, açılan Görsel Efektler kısmı, kullandığınız Windows'un tüm animasyon görüntü ayarlarını yapılandırabileceğiniz bölümden ibaret. Buradaki tüm işaretleri kaldırarak tamamen saf bir Windows deneyimi elde edebilir, böylece hem çalışma hem pil performansına katkıda bulunabilirsiniz. Öte yandan bu ayarları göz zevkinize göre ayarlama seçeneğiniz de var. Seçim size kalmış.
Devamını Oku

Android 5.0'a Yeni Özellik

Android 5.0'a yeni Trusted Places işlevi!

Google, Android Lollipop'a yeni eklediği bu işlevle bizi bir dertten daha kurtarıyor...

Telefonlarımızı meraklı gözlerden veya şakacı arkadaşlarımızdan korumak için çoğumuz, kilit ekranı parolalarını kullanıyoruz. Ancak sadece Instagram'a veya Facebook'a bakmak için her defasında parolamızı girmek, yorucu olabiliyor.
Google, elbette bu sıkıcı durumun farkında ve Android 5.0'da sunduğu yeni bir işlevle işimizi kolaylaştırmak istiyor. Google Play Hizmetleri'ne yeni gelen güncelleme, Android 5.0'ın Smart Lock işlevine "Trusted Places" (Güvenilen konumlar) adında yeni bir işlev ekliyor. İsminden de anlaşılacağı üzere işlev, önceden belirlediğiniz konumlara göre kilit ekranını ortadan kaldırabiliyor.
İşlev, bulunduğunuz konumun dışında belirli Bluetooth veya NFC cihazlarına yakın olduğunuzda da kilit ekranını geçmenize izin veriyor. Smart Lock, ilk olarak Android 4.0'da çıkan yüzle kilit açma işlevini de içeriyor.
Devamını Oku

Gorilla Glass 4 Geliyor

Gorilla Glass 4 düştüğünde çatlamayacak!

Gorilla Glass'ın yeni sürümü geliyor! Yeni Gorilla Glass 4, bakın neleri değiştirecek...

Telefonumuzu yüz üstü yere düşürüp, dehşete kapıldığımız, ekranının kırılıp kırılmadığını görmek için merakla yerden kaldırdığımız anlar, yakında tarihe karışabilir.
Gorilla Glass 4, kaldırım ve diğer sert yüzeylere karşı daha yüksek dayanıklılık sunacak. Camın üreticisi Corning, Gorilla Glass 4'ün ismini paylaşmadığı bir rakibine göre düşmelerde iki kat daha güçlü olduğunu söylüyor. Corning'e göre 1 metre yükseklikten düşen Gorilla Glass 4'lü telefonların yüzde 80'i, sağlam kalmayı başarıyor.
Dolayısıyla telefonunuzu duvarlara fırlatmanız tavsiye edilmiyor, ancak onu yere düşürdüğünüzde sağlam kalma ihtimali, oldukça yüksek. 
Telefon üreticileri, yeni camın ağırlığından veya kalınlığından şikayet etmeyecekler çünkü Gorilla Glass 4, selefiyle aynı ağırlıkta ve kalınlıkta. Yeni camın çok geçmeden telefonlardaki yerini alması bekleniyor.
Devamını Oku

Apple'den Sert Cevap

Apple'dan Xiaomi'ye: "Söylemesi kolay ama..."

iPhone'dan "esinlenen" telefonlarıyla tanınan cep devinin iddialı sözlerine Apple'dan sert cevap...

Son olarak iPhone'a benzeyen Mi 4 telefonuyla dikkat çeken Çinli üretici Xiaomi'nin iddialı açıklamalarına Apple'dan cevap gecikmedi. Dünyanın bir numaralı akıllı telefon üreticisi olmak istediğini söyleyen Xiaomi'ye Apple'ın kıdemli başkan yardımcısı Bruce Sewell'den gelen cevap şöyle oldu: "Söylemesi kolay, yapması çok daha zordur."
Sewell'ın açıklaması, Xiaomi CEO'su Lei Jun'un 5 ile 10 yıl arasında piyasanın en iyi oyuncusu olmayı hedeflediklerini söylemesinin üzerine geldi. Hem Sewel, hem de Lei, önde gelen Çinli ve ABD'li teknoloji firmalarının yöneticilerinin konuştuğu bir panelde konuşmacıydı. Lei ise Xiaomi'yi üç sene önce kimsenin tanımadığını hatırlattı ve Apple'ın cevabına şöyle karşılık verdi: "peki ya gerçek olursa?"
Çinli firmanın Apple'ın tasarım fikirlerinden yoğun biçimde "faydalandığı" biliniyor. Örneğin firmanın en son amiral gemisi telefonu Mi 4'ün iPhone'un eski modellerine benzediği yorumları yapılıyor. Apple'ın tasarım bölümünün başındaki Jonathan Ive, geçen haftalarda yaptığı sert bir çıkışla bu durumun gururlandıracak bir şey olmadığını, aksine hırsızlık olduğunu söylemişti.
Xiaomi'nin ürünleri henüz ABD'de satılmıyor, ancak firma bu sene Güneydoğu Asya ve Hindistan'a açılarak genişlemeyi hedefliyor.
Devamını Oku

Spam SMS İşkencesi

Spam SMS'leri iPhone ve Android'de durdurun!

Tanımadığınız, üye olmadığınız numaralardan reklam SMS'leri alıyorsanız, onları böyle engelleyin!

Rakip operatörün aklınızı çelmeye yönelik mesajları, uygun fiyatlı koltuk takımları, size kredi vermeye can atan bankalar ve fazlası... Görünen o ki spam SMS'ler son zamanda yükselişteler. Peki akıllı telefonumuz, bizi bu istenmeyen mesajlardan koruyabilir mi? Elbette.

iPhone'da ayarları açmanız yeterli

iOS 8 ve sonrasında mesajı açın ve küçük "i" düğmesine basın. Ekranı aşağı kaydırın ve "Bu arayanı engelle" seçeneğine sokunun. Engellediğiniz numaraları ve iMessage kullanıcılarını görmek isterseniz, Ayarlar > Mesajlar yolunu izleyin, ekranı aşağı kaydırın ve Engellenenler üzerine dokunun.

Android'de iş biraz karışık

iPhone'da iOS 7'ye kadar SMS engellemenin bir yolu yoktu, ancak SMS engelleme işi Android'de biraz daha karışık. Android'in kendi mesajlaşma uygulaması, spam SMS gönderenleri engellemenize izin vermiyor, ancak bu iş için Google Play'de çok sayıda uygulama bulmanız mümkün.
Standart mesajlaşma uygulamanızla birlikte çalışan SMS Filter veya Mr. Number gibi uygulamalar, "kara listeler" oluşturmanıza izin veriyor. Postman ve Spam Blocker gibi uygulamalar ise şüpheli SMS'leri spam olarak işaretleyebiliyor.
Ancak Android KitKat'taki (4.4) bir kısıtlama, SMS mesajlarına birden fazla uygulamanın ulaşmasına engel oluyor. Bu durumda EvolveSMS veya SMS Blocker gibi üçüncü parti mesajlaşma uygulamalarını kullanabilirsiniz. Alternatif olarak Google'ın geliştirdiği Hangouts uygulaması da, SMS alıp gönderebilmenin yanında, istenmeyen mesajları bir liste yoluyla engelleyebiliyor.
Devamını Oku

Hem Kemer Hem Şarj

XOO Belt: Hem kemer; hem şarj cihazı!

Şarj canavarı cep telefonunuzu şarj etmek için birgün bunu yapacağınız hiç aklınıza gelir miydi?

Modern telefonların en büyük sorunu, pil ömürlerinin bizler için asla yeterli olmaması. Bu yüzden de, üretim için fon toplamak amacıyla Indiegogo'da görücüye çıkan XOO Belt (XOO Kemer) projesi tam anlamıyla bir hayat kurtarıcı olabilir. Bu kemerle yapmanız gereken tek şey, cebinizdeki telefonu kemerinize bağlamak ve şarj olmasını beklemek.
Zekice bir tasarım ile, bataryanın tamamı kemer tokasına gizlenmiş durumda. Yani kemer kordonunu istediğiniz gibi değiştirip bataryayı koruyabiliyorsunuz. Ayrıca bu üründe gizli olan batarya 2100mAh, yani ihtiyacınız olduğu zaman istediğiniz enerjiyi size vermek için oldukça yeterli.
Piyasaya çıkış tarihi önümüzdeki temmuz ayı olarak açıklanan bu kemerin şu anda gözüken tek kötü özelliği 125 dolarlık fiyat etiketine sahip olması. 
Haber yayına hazırlanırken, toplanması gereken 50.000 dolarlık bağışın 33.000 doları tamamlanmış durumdaydı ve görünüşe göre kemer, hayata geçmek için yeterli başışı toplamayı başaracak.
Devamını Oku

10 Unutulmaz İşlemci

İşlemci tarihinin 10 unutulmaz kahramanı!

Bugünün canavar işlemcilerinin yanında komik de görünseler, bu 10 işlemcinin her biri, birer devrim!

Yaklaşık 43 yıl önce Intel, bilgisayar sistemlerinde yeni bir çağ başlattığı iddiasıyla 4004 işlemcisini piyasaya sürmüştü. Bu işlemci, pek çok kaynakta tarihin ilk mikroişlemcisi olarak geçer. Sadece 4-bit yapıya sahipti ve hızıysa 740kHz'di (0,74 MHz veya 0,00074 GHz).
Öte yandan hatırlatmak gerekir ki, zamanın en küçük bilgisayarı DEC PDP-11/20 modeliydi ve 16 bit mimariye sahipti. 1,25 MHz frekansa ve 56 kilobyte belleğe sahipti. Intel'in 4004'ü her ne kadar ilk mikroişlemci olsa da, DEC'in bilgisayarlarının gücüyle kıyaslandığında oyuncak gibi kalıyordu.
Elbette bu mikroişlemcilerin ilk adımıydı ve önemliydi. Ama gönüllerde yer edebilecek kadar büyük bir adım da değildi. Aslında hızlı bir gelişim çağının başlangıcıydı ve Intel'in iddia ettiği gibi, tümleşik bilgisayar sistemlerinde yeni bir çağ başlatmıştı.
Intel 4004 gibi, bir çok şirketin imza attığı önemli işlemciler devrim yaratmayı başardı ve işlemcilerin geleceğini şekillendirdi. Bu yazımızda, devrim olarak değerlendirilebilecek 10 efsane işlemciyi ele alıyoruz...

10. Intel Core

Çoğu insan, işlemcilerin performansını frekans hızlarıyla değerlendirmiştir. Bu bakış açısı, muhtemelen 30 yıl boyunca geçerli oldu ama günümüzde işlemcileri saat frekanslarıyla değerlendirmek, haksız ve hatalı bir değerlendirme.
1971 yılında, 740 kHz olarak başlayan işlemci saat hızı yarışı, binlerce kat hız artışını beraberinde getirdi. İşlemcilerimiz gücü ise, on binlerce kat arttı. Peki, bu durum 10 GHz saat hızlarını gördüğümüz anlamına mı geliyor? Hemen cevap verelim: Hayır!
Hız savaşı aslında, 2005 yılında piyasaya sürülen Pentium 4'ten sonra sona erdi. En yüksek hıza ulaşıldığındaysa, güç tüketimi ve ısınma sorunları nedeniyle durma noktasına gelindi.
Bu tıkanma noktasında, işlemcilerin önünü açan gelişme ise çok çekirdek kullanımı oldu. Intel, ilk çift çekirdekli işlemci serisini bir yıl sonra, 2006 yılında piyasaya çıkardı ve serideki işlemcilerden birisi 2,33 GHz saat frekansına sahipti. İki çekirdek birlikte hesaplandığındaysa, işlemcinin toplam saat frekansı 4,66 GHz ediyordu. Artık masaüstü sistemlerde yeni bir çağ başlamıştı.
Bu başarısına rağmen Intel Core, ne ilk çift çekirdekli işlemciydi, ne de ilk çok çekirdeğe sahip x86 işlemciydi. Ancak Intel, Core teknolojisini günümüzün en iyi çoklu çekirdekli işlemcilerini yaratmak için kullanmayı bildi. Bugün Core mimarisinin geldiği nokta, dünyanın en hızlı işlemcisini de barındıran Core i7 serisi oldu.

9. POWER ve PowerPC

x86 mimarisi, günümüz masaüstü bilgisayarlarında egemen hale gelmiş olabilir, ancak geçmişte; Alpha, PA-RISC, MIPS, Itanium ve POWER işlemcileri rekabet etmek zorundaydı. Başlangıçta, tüm bu işlemciler kişisel bilgisayarlardan çok, yüksek performanslı iş istasyonlarında ve sunucularda kullanılıyordu.
Yıllar içindeyse, bir çoğu ya bir kenara bırakıldı, ya da oyun konsolları gibi yan alanlarda kullanılmaya başlandılar. Gurur verici mirasımız ve ışıltılı bir geleceğe öncülük eden teknoloji olarak, bu işlemcilerden birisi ilk 10 listemize girmeyi hak ediyor.
1990 yılında, IBM tarafından geliştirilen POWER, bir RISC (İndirgenmiş komut seti bilgisayarı) işlemcisiydi. İlk kullanıldığı yer ise, RS/6000 UNIX tabanlı sistemleriydi. Seri, PowerPC 620 modelinin 1997 yılında piyasaya sürülmesiyle birlikte, x86 mimarisinden çok daha önce, ilk 64 bit işlemci ünvanını kazandı.
11 yıl boyunca, PowerPC tabanlı işlemciler, Apple Mac'lere hayat verdi. Daha sonraysa, süper bilgisayarlara kadar ulaştı. Dünyanın ilk petaflop seviyesine erişen süper bilgisayarı ünvanını taşıyan Roadrunner, 12.960 adet Power tabanlı Cell işlemci barındırmaktaydı. Aynı işlemci, Sony PlayStation 3'de de kullanılmıştır.

8. MOS 6502

1975 yılında, bugün artık kapatılmış olan MOS Technology isimli şirket, 6502 adında bir işlemci üretmişti. Belki de özel sayılabilecek hiçbir yanı olmayan bu işlemci, tüm bir nesil üzerinde iz bırakabilmeyi başardı.
Motorola 6800'ü de tasarlayan ekip tarafından hazırlanan, 8 bitlik bir işlemciydi. Belki de en büyük devrimi 25 dolar olan fiyatıyla gerçekleştirmişti. Intel ve Motorola'nın ürettiği eşdeğerleriyle kıyaslandığında, rekabet savaşını da başlatmış oldu.
Bununla birlikte, uygun fiyatı sayesinde evde bilgisayar devrimi yarattı. MOS 6502 işlemcisi; Apple I, Apple II, Commodore PET ve Atari makinelerinde kullanıldı. İngiltere pazarında ise,BBC Micro adlı bilgisayarla adını duyurdu.
Bunun yanında, BBC'nin başlattığı Bilgisayar Okuryazarlığı Projesi sayesinde, eğitim bilgisayarlarında kullanıldı ve milyonlarca öğrenci tarafından, 6502 işlemcili bu bilgisayarlar kullanıldı.

7. Intel 80386

Her yeni x86 nesli, yeni bir dönem başlatmıştır. Ancak 80386 (diğer adıyla 386), tam bir atılım olmuştur. 4-bitlik işlemciler çıktıktan sadece bir yıl sonra, yerini 8-bitlik işlemcilere bırakmış ve altı yıl boyunca yerini korumuştu. 16-bitlik 8086 ile başlayan 16-bit işlemciler dönemi ise yedi yıl boyunca sürdü.
386 işlemcisi, 1985 yılında, ilk 32-bit mimariye sahip işlemci olarak piyasaya sürüldü ve 32-bit mimarisi, yirmi yıl boyunca yerini korumayı başardı. İlk 64 bitlik mimariye sahip x86 işlemcileri 2003 yılında piyasaya girdi ve bugün piyasaya hükmediyorlar.
İşin bir de komut seti boyutu vardı. 8086 işlemcisi yaklaşık olarak 120 komut setine sahipti. 286'da yaklaşık 17 komut seti eklendi. 386 ise bu rakamı 200'e kadar taşımıştı. Komut setinin artması, elbette daha fazla işlem yapılabileceği anlamına gelmiyor ama yazılım rutinlerini işlemciye aktarmak noktasında önemli kolaylıklar sağlıyor ve dolayısıyla performansı artırıyordu.
Bunun yanında, 8086 işlemcisinin 5 MHz, 286'nın 6MHz frekansa sahipken, 386'nın tam 12 MHz olduğunu hesaba kattığınızda; 386 serisinin neden 80'lerin olmazsa olmaz işlemcisi olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz.

6. AMD Athlon 64

AMD Athlon 64; listemize,64-bit işlemcileri kitlelere ulaştıran ilk işlemci olmanın gururuyla giriyor. Athlon 64 sayesinde, 2003 yılından itibaren masaüstü bilgisayarlar da 64-bitlik veri yollarının ve işlemcilerin keyfini çıkarma lüksüne sahip oldular. Peki, bu pratikte ne demekti? İlk avantaj oldukça açık, veri 32 bit yerine 64 bitlik yığınlar halinde işlenebilirdi; bu ise, işlem hızının anında iki katına çıkması demekti.
Ayrıca, adreslenebilen bellek miktarı kısıtlaması aşılmıştı. 32-bit işlemcilerin sadece 4GB olan bellek desteği, 64-bit işlemcilerde, teorik olarak 16 Exabyte'dır (16 milyar GB). Bu da, 64 bit işlemcilerin gelecekte kolay kolay bellek sorunu yaşamayacağı anlamına geliyor. Belki de, bellek kısıtlaması sebebiyle 64-bitin üstüne geçmek hiçbir zaman gerekmeyecektir.
Tabi ki, bu kadar yüksek bellek desteğine sahip bir işlemci üretilmedi ancak yeterli pin ve veri yolu sağlandığında, 64-bit mimarisi ile bu inanılmaz boyuttaki sistem belleği desteklenebilir.

5. PIC ve 4. Motorola 68000

5. PIC İşlemcileri

PIC işlemci ailesi, fiyatıyla herkesi şaşkına çevirebilir, zira toptan olarak adet fiyatı neredeyse 50 kuruştu.
Microchip şirketi tarafından üretilen PIC10F200 fiyatıyla dikkat çekiyor ama listemize girmesinin tek sebebi bu değil. Muhtemelen tahmin ettiğiniz gibi bu işlemciden iddialı bir performans beklemek yersiz olur, zira bu işlemci, gömülü uygulamalar için tasarlanmış durumda. 
6 pine sahip bu işlemci, 8 bit mimariye sahip ve 4MHz saat hızında çalışıyor. Barındırdığı 256 komut seti desteği için dahili bir flash bellek ve yine dahili 16 byte RAM içermekte.
Listemize girmesinin sebebiyse, fiyatı sayesinde yakaladığı satış başarısı. Çünkü bu küçük dev, bugüne dek 8 milyar adet sattı.

4. Motorola 68000

Kitlesel pazara yönelik ilk 16-bit işlemciyi sunan Intel olmuştu ancak pazara 1979 yılında geç giriş yapan Motorola, Intel'i sollamayı bildi. Motorola 68000, dünyanın ilk 16 ve 32-bit destekli hibrit işlemcisidir.
Motorola 68000, Apple Mac'lerin bir serisine,Amiga'lara ve son model Atari'lere güç verdi. Motorola 68000, döneminin en kolay kullanılan komut setleriyle ve programlama esnekliğiyle tanınmıştı.
Başarılı 68000 ailesinin son üyesi, 1994 yılında üretilen 68060 oldu. Seri, daha sonra yerini PowerPC ailesine bıraktı.

3. ARM ailesi

İngiliz şirket Acorn, eğitim pazarını 6502 işlemcilerini kullanan BBC Micro adlı bilgisayarı ile egemenliği altına almıştı. 16-bit işlemciler yönünde gelişen dünya karşısında, yine aynı başarıyı yakalamak isteyen şirket, sonraki serisi olan Archimedes'i üretti.
Acorn, cesur bir yaklaşım izledi ve Intel veya Motorola'nın başarılı işlemcilerinden birisini tercih etmek yerine, ARM adını verdiği, kendi 32-bit işlemcilerini üretmeye karar verdi. (ARM adının açılımı, ilk zamanlarda "Acorn RISC Machine" olarak düşünülmüştü, bugünkü açılımı ise "Advanced RISC Machine"dir.)
Rakiplerinin karşısına, İndirgenmiş Komut Seti bilgisayarı (RISC) anlayışı ile çıkan Acorn, bunu avantaj olarak kullanmayı bilmiş ve rakiplerinin önüne geçmeyi başarmıştı.
8 MHz saat hızına sahip olmasına rağmen, ilk ARM tabanlı bilgisayarlar, Intel'in güncel 80386'sını ve Motorola 68020'larını kullanan sitemlerin önüne geçmeyi başarmıştı. Buna rağmen, PC'lerin yükselişine yenik düşen şirket, son Archimedes bilgisayarını 1992 yılında üretti.
Archimedes bilgisayarları belki tarih oldu ama ARM tabanlı işlemciler yoluna devam etti ve ARM'nin verilerine göre; bugüne dek milyarlarca adet ARM tabanlı işlemci satıldı. İşlemci ailesi, bugün cep telefonları ve mobil cihazlara hükmetmeye devam ediyor.

2. Intel 8086

Bu efsanevi işlemciyi listenin üst sıralarında görmek şaşırtıcı olmasa gerek. 8086 işlemcisi,Intel'in 16-bit işlemci pazarına ilk girişiydi. İşlemcinin kırpılmış sürümü olan 8088'in IBM PC'lerde boy göstermesiyle birlikte, kişisel bilgisayar anlayışı sonsuza dek değişmiş oldu.
70'lerin başında gerçekleşen mikroişlemci evrimi henüz 8. yılındayken, 8086 yeni bir devrim gerçekleştirmişti. Bununla birlikte, kendinden önceki 4004 sadece 740 kHz hızında çalışırken, 8086, 5 MHz hıza sahipti.
Bir diğer yenilik ise kullanım amaçlarında yaşandı. Intel'in 8 bitlik işlemcileri, kişisel bilgisayarlarda kendilerine yer buldular ancak hiçbirisi kamusal amaçlara hizmet etmemişti. 8086 ise bu alanda çok çabuk başarıya imza attı ve metro istasyonlarının otomatik bilet sistemlerinde kullanıldı.

1. Zilog ZX80

80'lerin başında İngiltere, ev bilgisayarları kavramında dünya birincisiydi. Bu durum, büyük ölçüde Sinclair Research adlı şirketin çabalarının ürünüydü. Şirketin çıkardığı ZX80 adlı bilgisayar, ülkede 100 Pound'un altına satılan ilk bilgisayardı. Daha sonra gelen ZX81 ile bu seviye daha da düştü ve 69.95 Pound'a geriledi.
ZX81'in halefi olan ZX Spectrum, birçok insana ilk bilgisayarlarıyla tanışma fırsatı sundu. Üç bilgisayarın da, çekici fiyatları ve üreticileri dışında bir ortak noktaları daha vardı; o da hepsinin Zilog Z80 işlemci kullanıyor olmalarıydı.
Zilog Z80 işlemcisi, 8. sıradaki işlemci olan 6502 ile kıyaslanabilecek ve aynı amaçlara yönelik bir işlemci konumunda. Z80, Sinclair'in ev bilgisayarlarının yanında, Tandy TRS-80Amstrad CPC/PCW ve Sharp MZ-80 sistemlerinde de kullanıldı.
Devamını Oku

21 Kasım 2014 Cuma

Eski İnternet

Eski intenetin özlediğimiz 9 yanı!

İnternet, bundan yaklaşık 15-20 yıl önce çok farklıydı ancak yine de bu yanlarını özlemiyor değiliz!

İnternete 56K modemlerle bağlanıp, dosyaları saniyede en fazla 5-6KB ile indirdiğimiz zamanlar, daha dün gibi hatırımızda. Bugün internet hızları ve web siteleri olgunlaşmış durumdalar, ancak bu kez reklamlar, veri toplama gibi yan etkilerle karşı karşıyayız.

Bu yazımızda ise internetle ilgili hatırımıza gelen, hatırlamaya değer olduğunu düşündüğümüz 9 anıyı tekrar canlandırmak istedik... İnternetin ilk zamanlarını hatırlamaya hazırsanız, okumaya devam edin.

İnternet dostluk doluydu

Eskiden internette başkalarıyla konuşurken, gerçek hayattaki kuralları uygulardık. Bugün ise internetteki iletişimin her zaman çok arkadaşça olduğunu söylemek zor.

Sohbet etmekten korkmuyorduk

İnternette başkalarıyla konuşurken karşınızdakinin yaşınıza yakın veya 20'lerinde olduğunu düşünürdünüz. Şimdi ise sohbet ettiğiniz kişinin size saygı duymasını bir kenara bırakın, size ne göndereceğini bile bilemiyorsunuz.

Eposta aldığımızda heyecanlanırdık

Epostalara boğulmazdık

Hiç de uzak olmayan bir geçmişte sadece bir eposta almak, gelen kutumuzu açtığımızda yeni bir eposta bulmak bizi heyecanlandırırdı. Çoğumuz internete çevirmeli bağlantıyla eriştiğinden, yeni epostalarımızdan ancak bağlandığımızda haberimiz olurdu. Bugün ise her dakika gözümüzün önünde olan eposta hesaplarımız, her gün gelen tanıtım ve uyarı epostalarıyla dolup taşıyor.

Disketler

Verileri, oyunları taşımakta kullandığımız, bozulduğundaysa bardak altlığı görevini üstlenen 3,5 inç'lik disketleri özlemiyoruz desek yalan olur... Aramızda bazılarımızın, disket sürücünün kafasıyla müzik çalmışlığı bile vardır.

P2P sitelerinin (veya Kazaa gibi programların) yasal olduğu zamanlar

Spotify, Netflix, Amazon gibi hizmetler, bugün medyaları yasal olarak dinlememize veya izlememize izin veriyorlar. Ancak hiçbir şey, zaman zaman ne indirdiğimizi bile bilmeden, ilerleme çubuğunu izlemek kadar heyecanlı değildi.

Çevirmeli bağlantı sesleri

İnternete sürekli olarak bağlanamadığımız dönemde, modemin çevirme ve bağlantı seslerini duymak heyecan vericiydi. Dakikasına para ödediğimiz internete girdiğimizde tüm dileğimiz, telefonu kimsenin kaldırmamasıydı...

Usenet ve GeoCities

Usenet haber grupları, insanoğlunun en önemli, inanılmaz icatlarından bir tanesiydi. GeoCities'in özenle hazırlanmış, amatör görünümlü web sitelerini ve 20MB'lık site barındırma seçeneklerini de özlemiyor değiliz...

Twitter ve Facebook ortada yokken

Facebook ve Twitter'ın her şeye dahil olmadığı zamanları özlüyoruz. Bugün her web sitesi, sosyal eklentilerle dolu ve bizden bir şeyleri beğenmemizi veya takip etmemizi talep ediyor.

Keşif sahasıydı

İnternette her şeyi tahmin edemediğimiz, aradığımız belirli bir konu için arama motoru seçmek zorunda kalabildiğimiz zamanları özlüyoruz. İçimizde bazılarımız, mutlaka tek bir konuyu haftalarca araştırmakla geçirmiştir. Ancak şimdi internette her şey tahmin etmek mümkün. Alacağınız ilk arama sonuçları SEO'yu en iyi yapan site, genellikle aradığınız şeyin ta kendisi oluyor...

Devamını Oku

20 Kasım 2014 Perşembe

Geleceğin Teknolojileri

Gelecekten gelen projeler!

Google, IBM, Microsoft ve Intel'in, geleceği şekillendiren çok özel çalışmalarını bir araya getirdik

Yıl MS 2210. Enerji bol durumda olduğu için yemek sorunu yok. Doğru genetik kodlar tetiklenebildiği için insanlığın hastalık sorunu kalmamış durumda. Geo-mühendislik sayesinde küresel ısınmanın önüne geçilmiş.

Eğer Hollywood senaristlerinin insanların maymunlarla veya insan üretimi virüslerle savaştığı kehanetleri gerçekleşirse, bu gelecek ile asla karşılaşmayabiliriz. Ancak bu distopyaların dışında gelecek ütopyaları da bulunmakta. Günümüzün teknoloji devleri de, bu ütopyaların gerçekleşmesine yardımcı olabilecek pek çok proje üzerinde çalışmaktalar.

Bu yazımızda, Google, IBM, Microsoft ve Intel'in, daha güzel bir gelecek için bugün üzerinde çalıştıkları teknolojilerden bahsedeceğiz...

Google

Neredeyse tüm gelirini reklamlardan kazanan bir şirketin geleceğimiz için çalışıyor olması korkunç bir fikir olabilir. Ancak Google'ın kötü olmadığını düşünürsek, bu korku bizi terk edebiliyor. Her ne kadar bu korku, Boston Dynamics gibi yeni bir robot firmasının Google tarafından satın alındığı duyurulduğunda tekrar ortaya çıksa da, kabul etmek gerekiyor ki kimse Google kadar umut sunmuyor.

Robot savaşçılar, geleceğin ilgi çeken özelliklerinden biri olabilir. Ancak Google'ın geliştirmekte olduğu diğer bazı ilginç projeler de bulunmakta. Project Tango ve Deep Learning gibi...

Google'ın Project Tango'su

Tango Projesi, bir artırılmış gerçeklik projesi ve Google'ın Gelişmiş Teknoloji ve Projeler (ATAP) grubu tarafından geliştirilmekte. Bu proje, çevremizdeki üç boyutlu mekanla etkileşim biçimimizi değiştirerek, robotik dünyası için yeni bir devri başlatabilir. Gelecekteki akıllı telefonlar,gelişmiş görüş yetenekleri ile sunulup, herkesin çevrelerindeki üç boyutlu dünyayı haritalamalarına imkan tanıyabilirler. Bu durum, "sivil fotoğrafçılar" için bir sonraki en üst adım olabilir.

Bilgisayar görüşü, yeni bir alan değil. Ancak Project Tango, bu alanı akıllı telefonlara getirerek çok daha kolay bir şekilde ulaşılabilir olması sözünü veriyor. Cep telefonlarının bu yeteneğe kavuşması ise, bir grup algılayıcı ve Mantis Vision'ın MV4D teknolojisi ile sağlanacak.

Bir Project Tango Tablet Development Kit'iyayınlanmış durumda ve LG'nin önümüzdeki yıl bu projeyi bizlere sunma ihtimali bulunuyor.

Detaylı uydu fotoğrafları ve Google Maps, şimdiden GPS yardımı ile yaptığımız gezintileri oldukça kolaylaştırmış durumda. Bu etkiyi Project Tango ölçeğine çektiğinizde ise daha pek çok farklı avantaj karşınıza çıkıyor. Bu yöntem ile, alışverişleriniz çok daha kolay olabilir ve aradığınız bir ürünün tam olarak hangi rafta olduğunu dahi bulabilirsiniz. Ayrıca, Project Tango ile beraber droneların acil yardım çağrılarında çok daha etkili bir şekilde kullanılabilmeleri mümkün olmakta. Sürücüsüz araçlarda da büyük bir atlama yaşanabilir ve bu teknolojinin bir kısmı zaten kullanılmakta. Ayrıca, görme engellilerin yararına olan kullanım biçimleri de gayet bariz bir şekilde ortada.

Ancak, bu konuda hayal kurmak adına Google, bazı fikirleri ortaya atmakta. Örneğin, en sevdiğiniz oyun karakteri ile evinizde saklambaç oynayabilir veya koridorlarınızı ağaçlı yollara çevirebilirsiniz. Ya da evinizde kendi minyatür ordunuz ile bir strateji savaş oyunu oynamanız, dünya üzerindeki fiziksel mekanlara gizli dijital hazineler saklamanız mümkün olabilir...

Google'ın Deep Learning projesi

650 milyon dolarlık DeepMind firması, Google için finansal anlamda bozuk para gibi gözükebilir. Ancak firmanın ve Deep Learning araştırmasının Google'a geçmesi ile beraber, dünyaya büyük bir değişimin getirilmesi mümkün olabilir. Deep Learning, makine öğrenimini, yapay zekaya yakın bir seviyeye getirmeye çalışmakta. Makine öğreniminin aksine, Deep Learning'de bir denetleme sistemi bulunmamakta. Tabii ki bu seviyeye ulaşmamız için önümüzde daha çok yol bulunuyor.

DeepMind, bir Neural Turing makinesi üzerinde çalışıyor ve bu makine, bilgileri kendi başına depolayabilecek ve hatırlayabilecek. NTM, insan beyninin öğrenmek ve uyum sağlamak için kullandığı sinir ağlarını kopyalamayı hedeflemekte.

Deep Learning'te gerçekleşecek gelişimler, robotların daha bilinçli varlıklara dönüşmesini sağlayabilirler. Bu durum, kontrolsüz eğitim ile beraber oldukça yıkıcı bir şey olabilecekken, aynı zamanda bilgisayarınızla satranç oynarken, onunla konuşmanızı da sağlayabilir.

Şimdiden Google Now ve Siri'de Deep Learning'in bir çeşidini görmekteyiz. Doğal dil işlemi, araştırmanın yapıldığı ana alanı oluşturmakta. Ancak gelecekte, Deep Learning, çok daha zeki algoritmaların önemli bir kısmı olacak ve hayatımıza işlenmiş pek çok noktada devreye girebilecek.

IBM'den "yok olan kaynaklar"

1920'lerin başlarından itibaren, International Business Machines Corporation (IBM) geleceği inşa etmekte her zaman payı olan firmalardan biri oldu. IBM, ardı ardına 20 yıl boyunca ABD'de en fazla patent verilen firma oldu ve halen en baştaki yerlerini korumaktalar.

Yok olan Programlanabilir Kaynaklar

IBM bu yılın başlarında, kendini yok edebilen bir sınıf teknolojiyi geliştirmek için ilk adımını attı. DARPA, "yok olabilen" veya kontrollü bir şekilde işlevsiz kılınabilen kaynak çağrısında bulundu. Bu teknolojinin askeri amaçlı ve hassas ortamlardaki kullanımları oldukça bariz bir şekilde gözükmekte.

IBM, bir radyo sinyali ile kendini yok edebilen CMOS mikroçipleri üzerinde çalışmakta. Böylelikle de bu çiplerin düşman eline geçmesi engellenmiş oluyor. ABD ordusu, bu mikroçipleri var olan pek çok gömülü sistemin bir parçası haline getirebilir.

Eğer "Görevimiz Tehlike" film serisini veya benzer başka bir seriyi izlediyseniz, bu teknolojinin getirebileceği imkanların bir kısmını tahmin edebilirsiniz. Ayrıca, bu teknoloji ile beraber sivil hayatta da pek çok işlem çok daha kolay gerçekleştirilebilir.

Pek çok ameliyat öncesi işlem, yok olabilen biyoalgılayıcılar ile beraber çok daha kolay bir şekilde gerçekleşebilir. Damarlarınızda gezen biyolojik algılayıcılar, doktorunuz için gerekli verileri toplayabilir ve daha sonra size hiçbir zarar vermeden kendilerini yok edebilirler. Bir başka kullanım imkanı da çevreye verilen zararları onarmak (petrol atıklarının temizlenmesi gibi) amacını taşıyabilir.

Microsoft'un yaşayan odaları

Microsoft, zaten geleceği yarattığını düşündüğü bir anda hayatımıza internet girdi. Ve ardından da Google... İşte o an, Redmond'lu firma çok daha fazasını yapmak zorunda olduğunu fark etti. Ve bugün çalışmalar meyvelerini veriyor; Microsoft'un gelecek görüşü göz kamaştırmaya devam ediyor.

RoomAlive          

RoomAlive, Microsoft'un 2013'te tanıtımını yaptığıIllumiRoom'un bir uzantısı olarak karşımıza çıkıyor. Bu sanal gerçeklik projesi, Xbox oyun ortamınızı genişleterek bütün odaya yaymayı planlıyor. Bu teknoloji Kinect algılayıcısı, geniş görüş alanına sahip bir projektör ve bir bilgisayarı kullanıyor. Bu projektör kameralardan altı tanesi odayı kaplıyor. Ardından Kinect odanın bir haritasını oluşturuyor ve içerisindekini takip ediyor. Bu sırada ise olan olaylar odanın içerisine yansıtılıyor.

RoomAlive ve arkasındaki güçlendirilmiş gerçeklik teknolojisi, odanızda eğlenmeniz dışında başka görevleri de üstlenebilecek bir proje. Bu teknoloji ile beraber gerçekçi sanal ortamlar yaratılarak pek çok farklı etkileşim ortaya çıkartılabilir. Diğer etkileşimli araçların aksine, bu teknoloji ile beraber insanların eğlenirken koltuklarından kalkmaları sağlanabilir ve eğitim, sağlık ve hatta askeri eğitim konularında pek çok farklı kullanım şekli ortaya çıkabilir.

Intel'den Project Mobii

Firmanın The Tomorrow Project sitesi, bütün gelecek tasarımcılarının kullanabildikleri bir yaratımsal ortam. Gelecekteki pek çok proje ve fikrin buradaki diyaloglardan ortaya çıkması pek şaşırtıcı olmaz. Ayrıca, "her şeyin içinde Intel" fikrinin, firmanın gelecek planının büyük bir parçası olduğunu da söyleyebiliriz.

Project Mobii

Bu kısaltma açıldığı zaman Mobile Interior Imagining kelimelerine dönüşüyor. Intel ve Ford, sürücü ve araç arasında daha kişiselleşmiş ve akıcı bir etkileşim arayışında ortaklığa girişmiş durumdalar. Ford, bu durumu Intel'in etnografları, antropologları ve mühendisleri ile Ford'un araştırma mühendisleri arasında bir takım çalışması olarak görmekte.

Project Mobii, içeri bakan kameralar ve algılayıcıları kullanarak, araba sahibinin araba ile daha sezgisel bir boyutta yer alan sürücü desteği özellikleri kullanmasını sağlamayı planlıyor. Araştırma halen farklı teknolojilerin araç içerisindeki insanlarla nasıl etkileştiğini incelemekte. Gelecek için planlanan pek çok araba projesi dış kameraları kullanmakta. Project Mobii, araba ile "Internet of Things" fikrini birleştirmeyi istemekte. Bağlı akıllı telefonlar ve giyilebilir ürünler de bu projenin birer parçası olarak gözükmekteler.

Bu proje, yakın gelecekte karşımıza çıkacak arabaları yaratabilir. Bu ortak proje ile daha zeki bir araba ve daha iyi bir sürüş deneyimi yaratılmaya çalışılıyor. Yüz tanıma yazılımı ile daha güçlü bir kişiye özel kontrol biçimi yaratılabilir. Bu sistem ile, ailedeki farklı sürücülerin tercih ettikleri sürüş özellikleri, fazladan bir uğraş gerekmeden arabanın kendisi tarafından sağlanabilir. Ayrıca bu özellik ile sürücüsüz araçlara doğru yeni bir adım da atılabilir.

Çok yakın gelecekte, bu teknoloji büyük ihtimalle şerit desteği ve araç içi gösterim kontrolleri gibi sıradan sürüş özellikleri, ses ve hareket algılama teknolojileri ile çok daha fazla gelişecektir...

Devamını Oku